Survivor Tadındaki Cennet Kampı

Survivor Tadındaki Cennet Kampı

s1Aylar öncesinde bugünü bekliyorduk, Perşembe akşamından yola çıkıp 2 gün boyunca doğa harikası olan Fethiye’de yer alan Cennet Koyda güzel bir hafta sonu geçirmek üzere yolculuğumuz başladı.

Cuma sabahı bir arkadaşımın tavsiyesiyle Kayaköy’de Keyfi mangal isimli mekânda güzel bir kahvaltıyla başladık güne, hem de ne kahvaltı. Ye ye bitmiyor..
Kahvaltı sonrası aracımızla Kabak Koyuna oradan da Cennet Koyuna kimimiz tekneyle kimimiz yürüyerek Cennet Koyuna varacaktık. Meğer macera şimdi başlıyormuş bizler için…

 

s2

Yoldayken Cennet Kampın sahibi Durmuş Abi beni arayıp denizin çok coşkulu olduğunu teknenin Kabak koyuna gelemeyeceğini söylediğinde açıkçası çok merak ettim o an denizin halini, bu nasıl bir dalgadır ki tekne gelemiyor dedirten

Eşyalarımızla Kabak Koyunun sahiline vardığımızda adeta deniz bizlere hoş geldin maceraya dedirtecek kadar hareketliydi. Akşamüstüne kadar bekleyip deniz sakinleşirse faaliyete katılan arkadaşlarımın çantalarını kendilerine ulaştırabilecektim; içimden ya bu deniz hiç dinmezse dediğimde kendi kendime Fezal sen ne kadar istersen iste doğa izin verdiği müddetçe bu olacak dedim.

Daha önce Kabak Koyundan Cennet Koyuna yürüyen arkadaşlarım sağ olsun grubu güvenli bir şekilde ve kendilerinin rehberliğinde yürütmeye başladılar.

Bende Kabak Koyunda Özlem arkadaşımla denize karşı oturup beklemeye başladık; Durmuş Abiden gelecek olan haberleri merakla bekleyerek.

 
s3s4

 

 

 

 

 

 

Saat 16.30 sularında gelen telefonla grubun sağ salim Cennet Koyuna vardığı haberini almak içimi rahatlattı, âmâ denizin bir türlü sakinleşmediği de açıkça ortadaydı. Bu kez eşyalarımızı Kabak Koyunda kilitli bir odaya bıraktıktan sonra Özlem ile başladık yürümeye; tam biz yürümeye başladık ki yağmur başladı. Hava ılıktı; bir taraftan yağmur yağıyor bir taraftan güneş vede yağmur yağdıkça yayılan toprak kokusu eşliğinde başladık yürümeye…
Grubu yürüten Alen arkadaşımız bizi almaya geldiğinde biz henüz yolun 1 km sini tamamlayabilmiştik. Cennet Koyuna vardığımızda her zaman ki gibi bizi mükemmel bir manzara eşliğinde karşıladı. Cennet Kampına vardığımda saat 18.00 i gösteriyordu, sırt çantamda bilgisayar, video ve fotoğraf makinanın dışında başka hiçbir şey yoktu, yağan yağmurla ıslanan kıyafetler üzerimde kurumaya başlamıştı.

İstanbul’dan başlayıp 12 saat süren araç yolculuğunun ardından beklenmedik sürprizlerle Cennet Koyuna varabilmiştik. Doğanın gücünü bir kez daha anladığım bir gündü benim için: sen ne planlarsan planla izin verdiği müddetçe sen hayatın içinde akmaya devam edebiliyordun.

Bu faaliyette katılan tüm arkadaşlarım çantaları o gece onlara ulaşmadığı halde bunu hiç sorun etmeyerek o kadar anlayış gösterdiler ki vede onlara bu anlayışları ve de yardımları için kendilerine minnettarım.

Ertesi sabah kahvaltının ardından bu kez deniz bir gün öncesine göre daha sakin idi. Bu kez tekneyle Kabak Koyuna gidip tüm eşyalarımızı alıp Cennet Koyuna geri döndük. Bu benim hayatım boyunca unutamayacağım bir anı olarak hafızamda yer aldı. Doğanın bize sunduğu her şeye gönülden teşekkürlerimle. Bakalım daha neler bekliyor bizleri….

Bir cevap yazın